Tüm kadın giyim fırsatları için tıklayın !

4 Haziran 2012 Pazartesi

Sadeliği, Çarpıcılık ile Buluşturan Farklı Bir Tasarımcı : Özlem Erkan



Özlem Erkan; genç  yaşına  pek çok başarıyı sığdırmış bir tasarımcı... Pek çok ünlü firmaya koleksiyon hazırladıktan sonra ``azaq`` adını verdiği kendi markasını yarattı. İlk olarak 2008 yılında tanıttığı haute couture mayo koleksiyonu ile adından söz ettirdi. Pek çok TV yapımı ve moda çekimine kostüm sağladı. Katıldığı çeşitli etkinlikler ve birbiri ardına tanıttığı koleksiyonları ile kısa zamanda İzmir`e sığamaz oldu ve atölyesini İstanbul`a taşıdı. 


  Bu blogu açmaya karar verdiğimde en büyük hedefim tasarımcılarla röportajlar yayınlamak , sezon trendlerini en doğru ağızdan dinleyerek sizlerle paylaşmak, moda ile yakından ilgilenen ve bunu profesyonel iş hayatına taşımayı hayal eden kişileri bu işin mutfağındaki insanlarla buluşturmaktı. Bu düşünceler ile aradım Özlem Erkan`ı...  Blogumun ilk röportajını kendisi ile yapmak istediğimi söyledim. Beni kırmadı ve kendisi ile içeriye adım attığınız  anda muhteşem dekorasyonu ile sizi büyüleyen Nişantaşı`ndaki atölyesinde biraraya geldik.  Yeni koleksiyonu, mezuniyet kıyafetleri için önerileri,sezon renkleri,tasarımcı olmak isteyen kişilere verebileceği tavsiyeler ve katılacağı organizasyonlara kadar pek çok konuda konuştuk. 



 İlk sorum biraz klasik bir soru ama her zaman merak konusudur. Tasarımcı olmaya ne zaman karar verdin?
Tasarımcı olmaya lise dönemimde karar verdim çünkü o zamana kadar oyuncu olmak istiyordum. 7 yıl kadar amatör olarak tiyatro oyunculuğu yaptım. Amatör olunca kendini  kostümünden dekoruna kadar herşey ile ilgilenirken buluyorsun. Daha sonra tiyatronun o zamanki durumunu da gözününde bulundurarak profesyonel hayatımda tiyatronun yer alamayacağını gördüm. Güzel sanatlar fakültesi sınavlarına hazırlanırken tiyatronun yanı sıra resime olan yeteneğimi de fark ettim. İkisinden birini tercih etmem gerekiyordu. Bende tekstil-moda tasarım bölümünü tercih ettim. Zaten çocukluğumdan beri bu alana da ilgim vardı. Hani bir klişe vardır ; barbie bebeklerine elbiseler dikersin yada ilkokul defterlerinin sayfalarına elbiseler çizersin bu kesinlikle doğru... Güzel sanatlar fakültesi sınavına girmeden önce iki yıl Olgunlaşma Enstitüsü`nde moda tasarım eğitimi aldım. Daha sonra Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi `nde dört yıl  moda tasarım eğitimi aldıktan sonra bu serüven başladı. Mezun olduktan sonra kendi işimi kurmaya karar verdim. 1.5 yıl kadar tiyatro ve çocuk kostümleri tasarladım. Sonra farkettim ki ; profesyonel anlamda birşeyler yapabilmek için mutlaka büyük firmalarda çalışarak ve yaşayarak bu işim nasıl yürüdüğünü öğrenmek gerekiyor. Ben asıl eğitimin iş hayatı olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle Hugo Boss firmasında 1,5 yıl model uzmanı olarak çalıştım. Daha sonrada büyük bir ihracat firmasına koleksiyon hazırladım. Böylece 6-7 yıl kadar çeşitli firmalarla çalışarak uzmanlaşmış oldum. Ve en nihayetinde kendi markamı yaratma arzusu ile çok hızlı bir kararla istifamı verdim. Haute couture mayo koleksiyonumu oluşturdum ve bir defile ile tanıttım. Aynı yıl Galata Moda Alaçatı ayağına katılma fırsatı buldum ve bu zorlu süreç başlamış oldu.  Kendi koleksiyonunu yaratmak , tanıtmak ve bunu ticari anlamda da yürütmeye çalışmak bunu yaparken sanatsal bakış açısını kaybetmemek  oldukça cesaret gerektiriyor. Ben buna çok inandım ve bu inancımı , cesaretimi hiç kaybetmedim böylelikle bu günlere gelmiş oldum.


Pek çok ünlü firma ile çalıştığını biliyorum ve bir çok TV yapımına (Lale Devri,Ezel)  da kostüm sağlıyorsun. Özellikle giydirmek istediğin yerli,yabancı ünlüler var mı?
Açıkcası böyle bir iddiam hiçbir zaman olmadı. Ben tiyatral anlamda kostüm çalışmaları da yaptığım için ilk olarak Ezel dizisinin maskeli balo sahnesinde kullanılan kostümleri hazırlama fırsatı buldum. Özellikle koleksiyonları sosyal medyada paylaştıkça tanınması ve yayılması kaçınılmaz oluyor. Talep arttıkça da dizilerden stil danışmanları , fotoğraf çekimleri için moda editörleri iletişime geçiyor ve koleksiyondan parçalar veriyorum. Benim asıl isteğim benim tarzımdaki kıyafetleri beğenen tercih eden bir kitleye hizmet verebilmek. Onlar ünlü olsun , sıradan bir insan olsun tarzımı beğendiklerinde ve tercih ettiklerinde bu beni inanılmaz mutlu ediyor.
İlk haute couture koleksiyonun mayo , bikini üzerineydi ve büyük ses getirmişti. Önümüzdeki yıllarda yine böyle bir koleksiyon hazırlamak istiyor musun?
Mayoyu haute couture olarak hazırlamak bir gece elbisesi yada gelinlik hazırlamaktan çok daha zor. Şöyle düşün; küçük bir kumaş parçasını insan vücuduna çok doğru bir şekilde yerleştirmen gerekiyor , hata yaparsan düzeltmek için kesinlikle şansın yok. Dolayısıyla çok zor bir iş... Şuanda Özlem Erkan olarak haute couture kıyafetler yapıyorum Azaq diye bir markam var. Bu marka ile ilerde mayo , günlük giyim , gece elbiseleri biraz daha hazır giyime yönelik seri üretim işlerde böyle bir düşüncem var ama haute couture olarak mayo,bikini hazırlamayı açıkçası düşünmüyorum.



Yaz aylarının gelmesi ile mezuniyet , düğün gibi organizasyonların telaşı başladı. Seninde oldukça güzel parçalardan oluşan bir koleksiyonun var. Bize biraz koleksiyonundan bahsedermisin? Nasıl parçalardan oluşuyor, ne tür kumaşlar seçtin, özellikle tercih ettiğin renkler var mı?
Benim koleksiyonlarımda  belirli bir çizgi ve renk grubu var fakat ben insanlar ile her zaman iletişim halindeyim. Atölyeme gelip kendi arzu ve isteklerini bana anlatarak beni yönlendirebiliyorlar. İnsanlar mezuniyet kıyafeti aradıklarında piyasada oldukça abartılı modeller ile karşılaşıyorlar. Benim hedef kitlemin sade bir çizgi arayışında olduğunu görüyorum. Benim vitrinim bunu gösteriyor ve  müşterim bu nedenle içeri giriyor. Dolayısıyla ben onlara doğru şeyler sunmuş oluyorum. Benim tarzımı yansıtmayan bir renk talebiyle gelen müşterim hiçbir zaman olmadı. Onların bana önerdikleri renkler genellikle benim koleksiyonuma uyacak renkler oluyor yani müşterilerim ile bu anlamda birbirimizi besliyoruz diyebilirim.  Mezuniyetler için pudra , bebek mavisi , somon , yavru ağzı , lila , küf yeşili  gibi renklerde , tüllerden , ipek şifonlardan elbiseler hazırladım. Elbiselerim renkleri ile vurgulu kesinlikle abartılı detaylardan uzak... Ham ve eski renkleri seviyorum. Genellikle koleksiyonlarımda bu tarz renkleri kullanıyorum.
Yani sana göre bu sezonun favori renkleri de bunlar  diyebilirmiyiz?
Evet zaten bu sene pudra ve somon rengi ön planda... Petrol yeşili oldukça kullanılıyor mandalina rengi bu sene biraz daha hardala doğru kayıyor. Benim ise siyah , beyaz , gri her zaman  favori renklerimdir sezon renklerinden ise kendi tarzıma  uyanları koleksiyonlarıma dahil ediyorum. Karmaşık desenler , abartılı kumaşlar kesinlikle bana göre değil.



 Mezuniyet elbisesi seçecek genç kızlara tavsiyelerin var mı? Elbiselerini seçerken nelere  dikkat etmeliler?
Kesinlikle var. Orta öğretim ve lise mezuniyetlerine katılacak genç kızların yaşlarının üzerine çok çıkmamalarını tavsiye ediyorum. Mini , dar , taşlı , pullu hepsini içinde barındıran iddialı bir elbise seçmesi çok şuh bir makyaj ve yüksek topuklu ayakkabılar ile o geceye katılması basit görünmekten başka bir işe yaramaz. Tabi ki çok şık olmak dikkat çekmek isteyecektir fakat bunların hepsini birarada kullanarak  bunu sağlamanın imkansız olduğunu düşünüyorum. Ben genellikle yetişkin koleksiyonlarımda da aynı durumdan yola çıkarak sadeliği ön planda tutuyorum. Çok doğru bir kalıp, doğru bir kumaş,yaşına ve vücuduna uygun bir model ile zaten bir insan yeterince şık olur çok da kaliteli durur. Ben şunu öneriyorum ; herkes kendi yaşına göre giyinmeli , güzel görünmek kesinlikle abartılı giyinmek değil.


 Her tasarımcının koleksiyonlarını oluştururken ilham aldığı birşeyler vardır. Senin ilham kaynakların var mı ?
Kişiye özel tasarım yaparken kişilerin belirli beklentilerine , gideceği yere göre bir planlama yapıyorsunuz ama  gelen müşterinin hayal ettiği şeyi ben ilham aldığım şeyler ile değiştirebiliyorsam bu beni çok mutlu ediyor.
Pamuğun o doğal dokusu benim ilham kaynaklarımdan. Temalar değil kullandığım malzeme benim için çok önemli. Ben kalıplarımı kendim çıkarmayı çok seviyorum ve buna gayret ediyorum. Dokunarak o formu vermeyi seviyorum. Malzeme bana her zaman haz veriyor. Bir tasarımcı olarak zaten iç dünyam herşeye açık. Dünyadaki gidişata ,doğanın dengesine,sokakta tanık olduğunuz bir eyleme kadar herşeyden etkilenmek durumundasınız. Bir tasarımcı olarak her zaman bu tarz olaylara duyarlı ve açık olmanız gerekiyor. Bunları bir tema ile dışa vurduğum çok nadirdir fakat özel avangard parçalarda bu tarz şeyler ilham kaynağım olabiliyor. Koleksiyonlarımda ise kendi iç dünyamda süzgecimden geçirdiğim şeyler, hayat görüşümü kıyafetlerime yansıtıyorum. Ama benim için malzeme herşeyden önemli...


Senin gibi başarılı bir tasarımcı olmak isteyen pek çok genç olduğuna eminim. Onlara verebileceğin tavsiyeler var mı? Sence iyi bir tasarımcı olmanın ölçütü nedir?
O kadar fazla moda tasarımcısı olmak isteyen insan var ki ! Bana göre  bunun böyle olması hiç normal değil... Çünkü herkes bu arzuyla doğuyor olamaz. Bilindik meslekleri yapmak istemeyen insanlar daha eğlenceli daha keyifli , renkli olarak görüp bu sektöre yöneliyorlar aslında hatayı da orada yapıyorlar. Bu meslek en az diğer meslekler kadar zor... Çok kolektif  bir iş. Sadece bir şeyin aklına gelmesi ve onun kağıda dökülmesi ile bitmiyor. Bir moda tasarımcısı ; iyi bir modelist , iyi bir makina operatörü , iyi bir dikimci olmak zorunda aynı zamanda iyi bir satıcı , iyi bir gözlemci ve en önemlisi insanlarla sürekli iletişim halinde olduğundan iyi bir psikolojiye sahip olması gerekiyor. Bu işin içerisinden matematik ve organizasyon çok fazla var bunların hepsini yapabilmesi gerekiyor. Gereken eğitimi zamanını kesinlikle bu işe ayırmaları gerekiyor. Örneğin bir terzi yamağı düşünelim. Belli yolları katetmiş de olsa bu işi yapmak için bir moda tasarımcısının yanında en az 3-4 yıl bir fiil eğitim alıyor olması gerekir. Zor bir süreç hiçbir zaman öğrenim ve yaratma süreci bitmiyor. Ve tüm bu saydığım özelliklerin herkesin bünyesinde mevcut olduğunu düşünmediğimden bu mesleğin herkese uygun olmadığını söyleyebilirim. Ama bu işin pek çok farklı alanı var ; moda fotoğrafçılığı , styling ,  pazarlama gibi ...  Bu alanlara da kişiler yönelebilir diye düşünüyorum.  Sıfırdan ben moda tasarımcısı olacağım demek hiç anlamlı değil , belirli bir eğitim sürecini mutlaka göz önünde bulundurmak gerekiyor. 



Sosyal medyanın moda üzerindeki etkisi hakkında ne düşünüyorsun? Takip ettiğin yerli , yabancı siteler yada bloglar var mı? 
Sosyal medyanın tabi ki çok büyük bir etkisi var ama herkesin moda hakkında bir fikrinin olması bir fikir karmaşası ve imaj kirliliğine yol açabiliyor. Bu işi iyi bilenler ve takip edenler doğru bloglar açarak doğru şeyler paylaşarak , doğru işler yapıyorlar.  Kaliteli bloglar, Facebook sayfaları ve  internet dünyasında çeşitli kaliteli  siteler var bende bunları takip ediyorum. 



Geçtiğimiz yıllarda Galata Moda , Çeşme Smryna Fashion Week gibi organizasyonlarda koleksiyonlarını sergiledin. Önümüzdeki aylarda katılacağın yeni organizasyonlar var mı? 
Ben yaklaşık bir yıldır İstanbul`dayım. Daha önceki yıllarda İzmir`deydim. İzmir`de Ege Giyim Sanayicileri Derneğinin yönetim kurulu üyesiyim. Ve  orada yürüttüğümüz Moda Tasarım Kumpanyası adlı bir etkinliğimiz var şuan adı Mıllfest olarak değiştirildi. 15 haziranda  Alaçatı Festivali bünyesine dahil olan bir etkinlik... Bu sene çok yoğun olduğum için katılamıyorum ama önümüzdeki yıllarda katılmaya devam edeceğim. İstanbul`da ise Moda Tasarımcıları Derneği üyeleri çok yakın arkadaşlarım ve  kısa zamanda derneğe üye olacağım. Üye olduktan sonra bu yıl Fashion Week`te defile yapmayı çok istiyorum. Yine burada süre gelen Galata Moda etkinliklerine katılmaya devam ediyorum. Ara ara buradaki sergilere ve ufak etkinliklere de katılmaya özen gösteriyorum.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder